Ez-Zahir:
Değerli kardeşlerim, Allah’ın güzel isimlerine bir yenisini ekliyoruz. Bugünün esması “ez-Zahir”
Sözlükte “ez-Zahir”in manası şudur: Zahir ism-i fail olup zuhur ile nitelenmiş bir kelimedir. Zuhur ise, belirmek, yücelik ve yükseliş anlamlarına gelir. “ez-Zahir” galibiyet ve zafer anlamlarındadır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا أَنْصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنْصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنْصَارُ اللَّهِ فَآمَنَتْ طَائِفَةٌ مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَتْ طَائِفَةٌ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ ( 14
﴾ Ey iman edenler, Allah’ın yardımcıları olun. Nasıl ki, Meryem oğlu İsa da havarilere ‘Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?’ demişti. Havariler de ‘Biz Allah’ın yardımcılarıyız’ demişlerdi. Bunun üzerine İsrailoğullarından bir kesim inanmış, bir kesim de inkar etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler. ﴿
Zuhur açıklama, açığa çıkma ve gizli bir şeyin ortaya çıkmasıdır. Kelimenin (kökünde olan kelime) zahr (sırt) kişinin göremediği yerdir. Salih bir kişi için Kuran’ı zahr-ı kalpten (kalbinin sırtından: Arapçada kullanılan bir tabir) okuyor deriz. Yani mushafa bakmadan okuyor anlamını kastederiz.
“Muzaheret” yani destek ve yardım anlamına gelecek olursak;
إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ (9
﴾ Allah ancak din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı yasaklar . Kim onlarla dost olursa işte bunlar kendilerine yazık etmişlerdir. ﴿
Çıkarılmanıza yardım ettiler. İşte burada zuhur yardım manasında kullanılmıştır.
Ancak Allah Azze ve Celle “ez-Zahir” dir dediğimizde O yücelik ve ululuk vasfıyla nitelendirilmiştir. Galibiyette de zorlamada da yücedir. Yüksek makamında, şiddeti sona erdirme konusunda da yücedir. O (c.c.) kemâlâtın her anlamında mükemmeldir. Göz alıcı ve apaçık, zahir delillerini açıklayandır.
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً (12
﴾ Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz. ﴿
Zahir ve batın yani görünen görünmeyen her şeyde her şeyin üstündedir O (c.c), tüm varlıkların üzerindedir. Ve “ez-Zahir” filleri ve sıfatları gereği meydana gelen her şeyde akıl yürütme ile bilinebilir.