- 4.Allah’ın İsimleri (Esmaü’l-Hüsna)
- /
- 3.Esmaü'l-Hüsna Özet Bilgiler
Esmaü’l-Hüsna: “el-Gafur”
Allah Teâlâ’nın “el-Gafur” isminin Ramazan ayındaki tezahürleri
“el-Gafur” “gafera” kökünden gelen “örtmek” manasında bir fiildir. Yani “gafr” örtmektir. “el-Gafur” ise günahları çokça bağışlayan, örten, gizleyen demektir.
Çünkü kul tabiatı gereği günah işler. Allah Teâlâ ise var oluşu gereği günahı bağışlar. Size bağışlanmayı istemeyi emretmiş ve bunu bağışlamak için istemiştir. O (c.c.) gafurdur, varlıklara karşı yapılan hataları örter, sizi affeder, ceza ile aranıza girer.
İnsan bazen başka bir kişiyi zayıflığından dolayı bağışlar. Çünkü ondan bir şey elde edemez. Fakat Allah’ın yaptığı böyle değildir. O, tam bir güç ve kudretle, tam anlamıyla bağışlayandır. “Ol der olur” seviyesinde bir güce sahiptir ve bununla birlikte çokça bağışlayan, günahları örten bir varlıktır.
Gafur olan Allah tam bir kudret sahibidir. Fazileti ve ihsanı ile bağışlar ve şöyle buyurur:
﴾ إِنْ تُعَذِّبْهُمْ فَإِنَّهُمْ عِبَادُكَ وَإِنْ تَغْفِرْ لَهُمْ فَإِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿
“Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”
Ayette Allah Teâlâ “Sen bağışlayan ve merhamet sahibisin” dememiş, aksine şöyle buyurmuştur:
﴾ فَإِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿
“şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”
Zira bu kâinattaki herkes bağışlansa, kimse bunu sorgulayamaz. Peki neden?:
﴾ لَا يُسْأَلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْأَلُونَ ﴿
“O, yaptığından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar.”
“el-Gafur” İsminin Kuran’ı Kerim’de Geçtiği Yerler:
“el-Gafur” ismi Kuran’ı Kerimde yaklaşık doksan ayette geçmektedir. Allah Teâlâ buyuruyor ki:
﴾ لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ ﴿
“Allah, sizi kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)”
Yine Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
﴾ إِلا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ قَبْلِ أَنْ تَقْدِرُوا عَلَيْهِمْ فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ ﴿
“Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah’ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.”
Onları ele geçirmenizden önce tevbe edenler var ya, sizin onlar üzerinde hâkimiyetiniz yoktur. Bu ayet hükümleri kişinin geçmişteki durumuna yönelik uygulamanın caiz olmadığına işaret etmektedir.
﴾ فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ ﴿
“Artık Allah’ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.”
“el-gafur” ismi “er-rahim (çok merhametli)” ve “el-halim (çok hoşgörülü)” isimleriyle beraber geçmektedir. Rabbimiz subhanehu ve Teâlâ’nın hoşgörüsü tekrar tekrar bağışlanmaya çağırıyor ve O’nun rahmeti, merhameti bunu gerektiriyor.
وَإِذَا جَاءَكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ ﴿
﴾ الرَّحْمَةَ أَنَّهُ مَنْ عَمِلَ مِنْكُمْ سُوءاً بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِنْ بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
“Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: “Selâm olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Fakat bir de dikkat çeken bir ayet vardır:
﴾ نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ * وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الْأَلِيمُ ﴿
“Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver.”
Yüce Allah rahmetinin, mağfiretinin ve hilminin çok büyük olduğunu zikrediyor. Fakat bundan sonra da cezalandırmasının da şiddetli olduğunu haber veriyor. Bu da şu manaya geliyor: Allah Azze ve Celle kulu kendisine yöneldiği, bağışlanma dilediği ve önceki halini düzelttiğinde çok bağışlayıcıdır.
﴾ وَالَّذِينَ عَمِلُوا السَّيِّئَاتِ ثُمَّ تَابُوا مِنْ بَعْدِهَا وَآمَنُوا إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ ﴿
“Kötülükleri işleyip de sonra ardından tövbe edenler ile iman(larında sebat) edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan (tövbeden) sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Bu İsm-i Celil’den Müminin Alacağı Pay:
Bu ism-i celilden müminin alacağı pay şudur:
Mümin tövbe etmeye devam etmelidir. Bu isimle ahlaklanan mümin ayıbı görmez, onu ancak örter, alçaklığı görmez, onu affeder, kardeşi ondan özür dilediğinde kabul eder ve ona güzel davranışla muamele eder, tüm yaptığı kötülüklere bağışlayıcı bir tavırla karşılık verir.
Çünkü ahlaklı bir kişi insanlar arasında gölge yapan bir ağaç gibidir. İnsanlar onu taşlarlar ama o onlara meyve verir. İşte mümin böyle olmalıdır.
Ramazan Mağfiret Ayıdır:
Mağfiret ayı olan Ramazanda “el-gafur” ismi en mükemmel manasıyla tecelli eder, bu ismin tecellisiyle kul Ramazan ayını bağışlanmadan bitiremez.
(( رغم أنف امرئ أدرك رمضان فلم يغفر له ))
“Ramazana yetişip de bağışlanmayan kulun burnu sürtünsün.”
Ebu Hureyre, Rasululah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:
الصَّلاةُ الْمَكْتُوبَةُ إِلَى الصَّلاةِ الَّتِي بَعْدَهَا كَفَّارَةٌ لِمَا بَيْنَهُمَا قَالَ وَالْجُمُعَةُ ))
(( إِلَى الْجُمُعَةِ وَالشَّهْرُ إِلَى الشَّهْرِ يَعْنِي رَمَضَانَ إِلَى رَمَضَانَ كَفَّارَةٌ لِمَا بَيْنَهُمَا
“Farz namaz sonraki namaz ile arasındaki günahlara kefarettir, yine Cuma sonraki cumaya kadar, Ramazan sonraki Ramazana kadar işlenen günahlara kefarettir”